İstanbul’da birincisi düzenlenen International Herald Tribune tarafından düzenlenen konusu genel olarak sporda iletişim ve pazarlama konulu panelin ikinci gününün konuşmacılarından Richard Ayers’i aslında bir hafta öncesine kadar tanımıyordum. Kendisi BBC’de bir dönem özellikle radyo gazeteciliği yapmış ve Kosova savaşı sırasında yaptığı özel haberlerle ödüller kazanmış birisi. Daha fazlası için google size yardımcı olsun diyerek konuya girmek istiyorum. Ayers Manchester City’nin dijital oyunkurucusu, siteden kulübün sosyal medyayı nasıl kullanacağına kadar çoğu şeyin başındaki insan kendisi. Günün takriben toplamda 1-2 saatilik bölümünü twitter başında çok daha fazlasını ise internet karşısında geçiren birisi olarak sunum bu yüzden fazlasıyla ilginçti. Keşke bizim kulüplerimizde bu işi yapan kişilerden de birkaçı sunumu dinleseydi. Gerçekten bazı noktalarda ne kadar geride kaldığımızı çok net bir şekilde ortaya koymakla kalmadı bu sunum ayrıca bu işlerin bir yerde ne kadar amatör ruhla yapıldığını da hissettirdi. Yazının bundan sonraki bölümündeki kısımlar benim değil. (ki zaten olamaz sosyal medya uzmanı değilim, Ayers'ın fikirleridir, tarihe not düşmüş olmak için aklımda kalanları derledim)
Manchester City’nin daha fazla taraftarı olmasını istediklerini belirten Ayers’in konu hakkındaki tespitleri ilginçti bir kere. Kendilerinin bu gelişim için ellerinden geleni yaptığını belirten ‘dijital oyunkurucu’ “Biz bunu yaparken kulübün eski taraftarları ise tam tersini savunuyor, kulüp sadece kendilerine ait olsun istiyorlar” dedi ve hatta uzun yıllardır City’e gönül verenleri kötü çocuklara benzetti.
Taraftarın kulübü sevdiğini ve bunu güçlü bir bağlılık duygusuna çevirmek için uğraştıklarını anlattı. Bence yaptıkları içinde en dikkat çekici şey, stadyumda futbolcuları n soyunma odalarından yürüyüp sahaya çıkmak için kullandıkları koridorlara koydukları kameralar. O kameraların kaydettiği görüntüleri maçtan sonra resmi sitelerine koyuyorlarmış. Her biri yaklaşık 9-10 dakika uzunluğundaki bu videoların tamamı izleniyor ve taraftar çok ilgi gösteriyormuş. Ülkemizde ise biz böyle şeyleri sadece yayıncı kuruluşun yaptığı “maç özel” veya “maçın hikayesi” formatlı programlarda görüyoruz.
Ayrıca bilgiye aç olan taraftarları tatmin etmek için “Datatainmet” adını verdikleri bir bölümden bahsetti sitelerinde olan. Burayı öyle bir hale getirmeyi amaçlıyorlarmış ki misal sen sonunda Joe Hart’ın Manchester United maçlarında nasıl performans gösterdiğini görsel grafiklerle desteklenmiş şekilde bulmak takriben 1 dakikamızı alacakmış. Ülkemizdeki kulüp sitelerinin istatistik acıdan yetersizliği düşünüldüğünde zaten sitenin şuan barındırdığı bilgiler bile cennet bizim için.
Ayrıca oyuncuların maç maç performanslarının değerlendirileceği bir sistem yapacaklarını ve hatta taraftarların kendi fiziksel kapasiteleriyle, oyuncularınkini karşılaştırabileceğini söyledi. Ayrıca bu uygulama ilk başlarda ilgi çeksin diye tanımış kişilerin özelliklerini de futbolcularla karşılaştıracaklarını söyledi.
Ayrıca kulübün resmi sitesindeki maç canlı anlatım alanı akılları aldı. Sadece Türkiye’dekilerden değil dünyadaki birçok spor internet sitesinden bile daha ilgi çekici canlı ekranları var. Ve taraftarlar burada sadece maçı takip etmiyorlar ayrıca birbirleriyle konuşmalarına da imkan veren bir sistemleri varmış. Ayers’in vurguladığı bir diğer şey ise insanların artık sadece maç izlemediği, maç izlerken sürekli online olduğunu söyledi. Hal böyle olunca taraftarları bütünleştirecek öyeler kullandıklarını belirtti. Ekrandaki görüntü kalitesinin yetersizliğinden tam olarak anlaşılamadı ama sanırım maç günlerine özel twitterda hashtag yahut hesap açıyorlar ve böylece dünya üzerinden birçok Manchester City taraftarının birbirleriyle çok rahat şekilde iletişime geçmesi sağlanıyor. Ayrıca yaptıkları sanal bir harita ile sisteme kayıt olan Citycilerin birbirlerini bulmalarını sağlıyorlar.
Sevgili kızıl sakallı 10 numaranın söylediği bir diğer konu ise kendisinin ilk göreve geldiği zaman oyunculara sosyal medya kullanımı ilei ligli ders verdiği oldu. Her ne kadar Balotelli’nin yapacaklarının önüne geçilemeyeceğini düşünse de Richard Ayers, böyle eğitimlerden sonra taraftar ile oyuncuların etkileşimlerinin daha sağlıklı olduğunu savunuyor.