27 Ağustos 2011 Cumartesi

İspanya El Kaide eşbaşkanı ile tanışmam



Dün gece izlediğim bir programda "Eurohelal Marketler Fuarı" diye bir şey gördüm. Anladığım, Avrupa'da helal mal satan, yetimin fakirin hakkını koruyan kollayan firmalar fuar yapıyor. Oradan geldi bu olay aklıma.

Bundan 3 sene önce idi sanırım. Arkadaşlarla interrail denilen maceraya yelken açtım. Hikayemizin geçtiği yer ise İspanya'da bir Carrefour. Şimdi demeyin oralara kadar gittin markette ne işin var abi. Cepte para kalmadı hemen burada aslında başka bir hikayeye gireyim ya da durun girmeyeyim çok utandım yaptığım salaklıktan ama Avrupa Birliği bir ülkede kumarbazlar tarafından dolandırıldım. Hayır pişman değilim kumarda kaybetmek adama çok şey öğretiyor. (Kaybettiğim para 20 avroydu amma abarttım)

Neyse dört erkek mikrodalga fırında şey etmek üzere yemek için bir şeyler arıyoruz. Ben domuz dahil her şeyi yemeye hazır bir insanım. Sonuçta gavur ellere gelmişiz günahın her türlüsüne girmek lazım. Benim 3 keko ise aman abiler domuz yemeyelim kafasında. Günah diye domuz yemeyen adamlar kişi başı günde bir litre alkol tüketiyor onu geçtim bir tanesi ilk gördüğü kızla sevgilisini aldatıyor. Hele bir tanesi var ki kaşlarının ortasını almayarak her sabah midemi bulandırdığından günahların en büyüğünü işliyor bence.

Neyse market görevlilerinden İngilizce bilen olmadığından mal mal donmuş gıdalara bakıyor bizim tayfa. Kendilerine gökten domuzun İspanyolca'sının ne olduğunun bildirilmesini bekliyorlar. O sırada karşıdan haşemalı ve sakallı bir dayı geliyor. Diyorum gidin sorun adam. Çekingen salaklar olduklarından sorma işi de bana kalıyor.

Ben: Hello
Dayı: (Mal mal suratıma bakıyor)
B: Are you Muslim?
D: Yes
B: Selamun Aleyküm Brother

Dayı o dakika bana öyle bir sarıldı ki babam geride kalan 27 senede sanırım öyle sarılmadı bana. İşte ayak üzeri Türkiye'den geldiğimizi falan konuştuk ettik. Hatta gereksiz bir yere beni arkadaşı ile tanıştırdı falan. Ben diyorum kendi kendime "Beş dakikaya İspanya polisi dükkanın etrafını saracak ve götümü kesecek". Çünkü adamın öyle bir tipi var ki 1 milyar dünya insanın arasına koy ve bir yarışmacıya "Bunlardan hangisinin canlı bomba olma ihtimali var" diye sor, adam gerizekalı değilse benim dayıyı söyler.

Neyse dayı geldi bize içinde domuz yağı ve domuz ürünü olmayan malları gösterdi falan. Sonra dedi ki "Tavuk bile yememek lazım aslında, kulağına kuran okunmuyor". Ben olayı geçiştirdim, helalleştik yolları ayırdık markette. Ben sonra hızlı hızlı alkol bölümüne gittim. Akşam için nevaleyi aldık kasalara yöneldik.

Tam o sırada dayı da yan tarafa geldi. Ben durumu fark edip alkol şişesini saklayana kadar adam yanımızda bitti. Dinlemeye üşendiğim onlarca cümle kurdu. Ben dayıya baktım ve "Biz müslümanız da o kadar değil be hacı" dedim. Adam çok bozuldu. O günden sonra Barcelona'da üç günümüz daha vardı. Sürekli arkamıza bakarak yürüdük İspanya'nın El Kaide kolu gelip götümüzü kesmesin diye. (Yalana gel, saat 12.00 olmadan sarhoş oluyorduk ne güzel zamanlarmış)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...